İSVİÇRE SOSYAL YARDIM HUKUKUNDA
MÜEYYİDELER
Isviçre Sosyal Yardim Hukuku ile ilgili suç oluşturan eyleme karşılık gelen cezalar ve bu eylemlerin hangi şart ve koşullarda suç teşkil ettiği Isviçre Ceza Kanununun 148a maddesinde açık ve net bir şekilde belirlenmiştir. Ilgili madde, sosyal sigorta ve sosyal yardım ödeneklerinin yasadışı bir şekilde alınmasını ve bunun sonucunda oluşacak hukuki sonuçları, Isviçre Ceza Kanununun 146(dolandırıcılık) ve 251(evrakta sahtecilik) maddelerine de atıf yaparak düzenlemiştir.
Isviçre Ceza Kanununun 148a maddesine göre sosyal yardımdan yararlanan bir kişinin eylemlerinin suç teşkil edebilmesi için birkaç nesnel ve öznel unsuru bir arada bulundurması gerekir.
Nesnel unsurlar;
•
aldatma,
•
hata,
•
bir
sosyal yardımın yasadışı bir şekilde alınması.
Öznel unsur;
•
Niyet.
Maddeye göre sosyal sigorta yardımlarının veya sosyal yardımların yasa dışı olarak alınması suçunun oluşabilmesi için öncelikle bu yardımı alan ya da yararlanan kişinin kurumu aldatmaya yönelik eylemlerde bulunması gerekir. Bu eylem farklı şekillerde olabilir. Örneğin, yanlış veya eksik bilgi yoluyla, özellikle finansal veya kişisel koşulların yanlış temsili yoluyla gerçekleşebilir. Bir aldatma, örneğin bir kisinin durumunun değiştiğini veya iyileştiğini rapor edememesi ya da bazı gerçeklerin gizlenmesi.Aldatma, mağdur tarafta bir hataya yol açmalı veya mevcut bir hatada onu güçlendirmelidir. Bu nedenle hata, aldatmanın bir sonucu olmalıdır, yani aldatma ile hata arasında nedensel bir bağlantı olmalıdır. Hata, yanıltıcı kişinin veya üçüncü bir tarafın, yetkisi olmayan sosyal güvenlik veya sosyal yardım ödenekleri almasıyla sonuçlanmalıdır. Son olarak öznel unsur olan niyette fail, nesnel gerçeği bilmeli ve bu eylemin gercekleşmesini istemelidir veya en azından fiilin başarılmasını mümkün kılmalı ve kabul etmelidir. Yani sosyal yardımdan yararlanan kişi nesnel unsurların hepsini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir.
Isviçre Ceza Kanununun 148a maddesi, ayrıca 146. maddeye de atıf yapmaktadır. Bu madde dolandırıcılık suçunu düzenlemektedir. Bu maddeye göre suçun oluşabilmesi ve bir kişinin dolandırıcılıktan dolayı cezalandırılabilmesi için aşağıdaki nesnel ve öznel kriterler karşılanmalıdır:
Nesnel gerçekler;
•
Hileli
aldatma,
•
Hata (Aldatmanın
bir sonucu olarak),
•
Varlığını
artırma arzusu (Hatanın sonucu olarak),
•
Mali
kayıp (Mağdurun,yani yardim alınan kuruluşun malvarlığındaki azalma).
Öznel gerçekler;
•
Niyet
ve
•
Kendini
veya bir başkasını zenginleştirme istegi.
146. maddeye göre dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için kişinin kendisini ya da bir başkasını zenginleştirmek amacı ile aldatmaya yönelik, hatalı ve yanlış bilgileri mağdur kuruma vermeli ve bunun sonucunda kendisinin ya da zenginleştirmek istediği bir başkasının malvarlığında artış olmalı ve bu durum, mağdur kurumun malvarlığında azalmaya yol açmalıdır. Örneğin;ihmal ile, yetkili makama kendileri tarafından bilinen bir hesabın bilgisini veren, ancak gizli bir hesaptaki varlıkları açıklamayan kişiler bu suçu işlemiş olur. Ya da kendisi adına olmayan ancak başka birisi üzerinden ticari faaliyet gerçekleştirip bunu ilgili kuruma beyan etmeyen kişi de bu suçu işlemiş olur.
Kendini
veya başkalarını yasadışı yollarla zenginleştirmek amacıyla, gerçekleri taklit
ederek veya bastırarak hileli bir şekilde yanıltıcı olan veya hileli bir
şekilde bir hata yapmasını teşvik eden ve böylece hatalı olanın kendisine veya
başkalarının varlıklarına zarar verecek şekilde davranan kişi, beş yıla kadar
hapis veya para cezası ile cezalandırılır.
Suçlu ticari
olarak hareket ederse, on yıla kadar hapis cezası veya 90’dan az olmayan günlük
para cezası ile cezalandırılacaktır.
148. maddenin atıf yaptığı bir diğer madde, evrakta sahtecilik suçunu düzenleyen 251. maddedir. Birinin malına veya diğer haklarına zarar vermek veya kendisi veya başkası için yasadışı bir avantaj elde etmek isteyen herkes bu suçu işleyebilir. Sosyal yardim hukukunda, kuruma sunulan belgelerde, belge sahibi sunduğu belgelerde herhangi bir değişiklik yaptığı ya da kendisi gerçeğe aykırı bir belge tanzim ettiği takdirde bu suçu işlemiş olur. Örneğin kişi çalışamayacağına dair bir doktor raporunu kendisi düzenler ya da düzenlenmiş bir belgenin örneğin süresinde bir tahrifat yaparsa bu da suçu oluşturur.
Birinin
malına veya diğer haklarına zarar vermek veya kendisi veya başkası için
yasadışı bir avantaj elde etmek isteyen herkes, bir belgeyi tahrif eder, sahte
bir belge oluşturmak için başkasının gerçek imzasını veya el işaretini kullanır
veya yanlış bir şekilde tasdik ederse evrakta sahtecilik suçu oluşmuş olur ve beş
yıla kadar hapis veya para cezası ile cezalandırılır. Özellikle hafif
vakalarda, üç yıla kadar hapis veya para cezası tanınabilir.
Dolayısıyla Sosyal Yardim Hukuku çok dikkatle hareket edilmesi gereken, en ufak yanlış bilgilendirmenin dahi suç teşkil edebileceği bir alandır. Bu nedenle hukuki açıdan geri dönülemez zararların ortaya çıkmaması açısından çok önemli ve ehemmiyet gösterilmesi gereken bir husustur.
Mustafa Konya